18.03.2022
Ayşenur Değer, Rümeysa Çamdereli 1
Türkiye’deki Müslüman kadın hareketinin 2 tarihi Konca Kuriş’siz anlatılamaz. İnandığı ve savunduğu gerçekleri türlü toplumsal baskılara rağmen ifade edebilmiş, kamusal alana sözüyle çıkabilmiş cesur kadınlardan biri o. Ne acıdır ki söz söylemenin bedelini de en ağır şekilde, hayatıyla ödedi. Konca Kuriş’in ödediği bedel dönemin şartlarıyla açıklanabilecek tekil bir örnek değil. Aksine, onun hikayesi Türkiye’de kadınların ve kadın hareketinin kendini var etme yolunda karşılaştığı risklerin ve gösterdiği cesaretin bir sembolü.
Zira kendini Müslüman (ve) feminist olarak tanımlayan, Havle Kadın Derneği 3 gibi yapılarda aktif bir şekilde çalışan, Müslümanlık ve feminizm alanında söz üreten kadınlar için, bizler için Konca Kuriş’in değeri ölçülemez. Erkek ulemanın dini yorumlama tekelini elinde tutmasına, dinin ataerkil yorumlanmasına ve ataerkinin dinen meşrulaştırılmasına itirazı vardı Konca Kuriş’in. Allah katında cinsiyetin bir üstünlük teşkil etmediği, kadın ve erkeğin eşit olduğu gibi bazı temel noktaların yanında, dini pratiklerin yaşanışına dair de söz söyledi. Sormaya cesaret ettiği sorulardan bazıları şunlardı: Kadınlar regl dönemlerinde neden ibadetten alıkonuyordu? Kur’an’da başörtüsü ifadesi yer alıyor muydu? Çok eşlilik günümüz şartlarına uyuyor muydu? Anadilde ibadet edilemez miydi? Ne yazık ki bugün de sormanın hiç kolay olmadığı bu soruları Konca Kuriş televizyon programlarında, yazılarında tartıştı. İslam hukukunda kadının yerinin tekrardan masaya yatırılması gerektiğini öne sürüyordu. Aynı zamanda aktivistti, Mersin Kadın platformuna üyeydi. Kadınların ekonomik özgürlüğünü, boşanma hakkını savunuyordu 4. 1995 yılında Mersin Bağımsız Kadın Derneği’nin düzenlediği “Müslüman Kadın Kimliği” temalı panelden sonra ilk tehditleri almaya başlamış, ama konuşmaya ve yazmaya devam etmişti 5.
Konca Kuriş’in kadın hareketine eklemlenmesi din ile ilişkisi ile paralel giden bir süreç olarak tanımlanabilir. Erken yaşta oğlunun deyimiyle “kocasını kaçırarak” evlenen ve muhafazakâr bir aileye giden Kuriş, bu çevre aracılığıyla tarikatlarla tanıştı 6. Bu tanışma ilk etapta onu dine yöneltti, fakat tarikat ortamında karşılaştığı olaylar ve süregelen hakikat arayışı neticesinde Allah’a ulaşmanın bir aracıdan geçmediğine kanaat getirdi. Kur’an ve akıl temelli bir din anlayışına yönelen Kuriş, dini erkek egemen dünya görüşünün pençesinden kurtarma amacı gütmeye başladı. Feminizmle ve kadın hareketiyle ilişkisi eş zamanlı olarak gelişti ve Mersin Bağımsız Kadın Derneğine katıldı. Başörtülü bir kadın olarak dernekteki varlığı ilk etapta dernek üyeleri tarafından tepkiyle karşılandı ve 30 dernek üyesi istifanın eşiğine geldi. Bu olay Kuriş’in kendini “İslami feminist” olarak tanımlanmasında rol oynadı 7.
Konca Kuriş’in dernekteki en önemli gayelerinden biri şiddete maruz kalan, boşanmak istediği halde engellenen kadınlar için sığınma evi açmaktı. Konca Kuriş’in kadına yönelik şiddete karşı hassasiyetine örneklerden biri olarak oğlu Yahya Kuriş şu hikâyeyi anlatır: “Bir gece eve dönerken; üç adamın bir kadını zorla arabaya bindirmeye çalıştığını gördük. Annem gece nöbetindeki taksicilere dönüp “Görmüyor musunuz arkadaş? Kadını zorla götürüyorlar. Bir şey yapsanıza” diye bağırdı. Adamlara doğru koşmaya başladı, ama gidene kadar adamlar kadını arabaya zorla bindirip götürdüler. Annem “Niye yardım etmediniz?” diyerek başladı taksicilerle kavga etmeye. Taksicilerden bir tanesi “Aman abla, gece gece o kadının sokakta ne işi var?” dedi. Annem “Ne demek istiyorsun lan sen? Ben de kadınım ve sokaktayım.” diye bağırdı o taksiciye.” 8
Konca Kuriş’in bu güçlü hikayesi, kendine ve dine dair arayışları sırasında bir süre içinde bulunduğu ve sonrasında açık bir şekilde eleştirdiği Hizbullah tarafından dehşet bir şekilde öldürülmesiyle sona erdi. 16 Temmuz 1998’de evinin önünden üç silahlı kişi tarafından kaçırılan Kuriş’ten 18 ay boyunca haber alınamadı, cansız bedeni Hizbullah’ın örgüt evlerinden birine yapılan operasyon sonucunda bulundu. Kuriş’in kayıp olduğu sürecin kendisi bile feminist hareket için önemli bir kırılma noktası oldu. 2 Ağustos 1998 tarihinde Taksim Meydanında gösteri yapan kadınlar “Düşünceleri, siyasi görüşleri, dini inançları, kadın sorunlarına bakışları ne olursa olsun, her türlü baskıya ve şiddete maruz kalan kadınlarla dayanışma” içinde olduklarını belirterek Kuriş’in sağ bulunmasını istedi 9.
Tanıklıklar: Farklı Kadınların Bir Arada Feminist Mücadelesi
Konca Kuriş’in bizlere miras bıraktığı ve hala üzerine çokça emek harcamayı gerektiren konulardan biri feminist hareket içerisinde farklı özneliklerin, bu özneliklerden biri olarak da Müslüman kadınların varlıklarının ve görünürlüklerinin desteklenmesi. Konca Kuriş’in Mersin Bağımsız Kadın Derneği’ne dahiliyeti ve sonrasındaki süreç, feminist hareket içerisindeki dahiliyet tartışmasına bir cevap niteliğinde.
Mersin Bağımsız Kadın Derneği’nden Bedia, Konca Kuriş’in dernekteki varlığının yarattığı dönüşümlerle ilgili şunları söylüyor: “İslami kadını hepimizin çok dışladığı bir gerçek. Konca beni bu noktada çok etkiledi. İslami düşüncenin kendisi bana çok uzak ama o çevredeki kadınlarla diyaloğun önemini bize Konca öğretti.” … “Konca ile ‘Savaşa Hayır Mitingine’ gittik, sosyalistlerin düzenlediği bir mitinge, savaşa karşı olduğu için geldi ve kimin düzenlediğinin hiç umurunda olmadığını söyledi” … “Cenazesinde kendi kendime, ‘Helal olsun sana Konca, kimleri yan yana getirdin,’ dedim. Her çevreden insan vardı.” 10
Yine Mersin Bağımsız Kadın Derneği’nden Ayla, Konca Kuriş kaçırıldığında dernek olarak yaşadıkları süreci şöyle anlatıyor: “Konca kaçırılınca çok şaşırdık. Kendimize gelir gelmez bir basın açıklaması yaptık. Afişleme yaptık. Sonra başka illerdeki kadın örgütleriyle birlikte sağ olarak bulunmasını talep ettiğimiz basın toplantısını yaptık. Konca’nın bulunmasına yardımcı olacak her türlü bilgi için telefon numaralarımızı verdik. Ama üzerimizde de çok baskı hissettik. İlk kez yaşadığımız bir durumdu. Konca’nın derneğimize üye olması bile sıradışı bir olayken, bir de kaçırılınca nasıl davranacağımızı şaşırdık.” … “O derneğimiz için büyük zenginlikti. Derneğe üyeliği de olaylı oldu, bazı arkadaşlarımızın ayrılmasına yol açtı ama biz sürekli bu derneğin kadınlar arasında ayrım gözetmeksizin çalışan bir dernek olduğunu anlatmaya çalıştık.” 11
Konca Kuriş’in bu alandaki mücadelesi, feminist hareket içerisindeki varlığı günümüzde, 2019 yılında feminist aktivizm içerisinde yer almaya çalışan, emek harcayan kadınlar için çok önemli bir örneklik oluşturuyor.
Konca Kuriş’in Dine Dair Yorumları ve Temsiliyeti
Konca Kuriş’in bugüne bıraktıklarının merkezinde dine dair ataerkil yaklaşımları sorgulayan, yenilikçi ve kadınları önceleyen yorumları yer alıyor. Sibel Eraslan: “Konca’nın ölümü başörtülü olup da ortada olan (kamusal görünürlüğü olan) kadınlara bir gözdağı” diyor Pazartesi dergisinde yayınlanan yazısında 12. Ancak Konca Kuriş’in İslami camiada pek de sahiplenildiğini söylemek mümkün değil.
Yeni Bizim Aile Dergisinden Yasimen Güleçyüz Konca Kuriş’in din hakkındaki yorumları ve dergi olarak onunla kurdukları mesafe hakkında şunları söylüyor: “Konca Kuriş televizyon programlarından izlediğimiz kadarıyla dinde reform yapma taraftarı bir hanımdı. Türkçe ibadet noktasında birtakım tespitleri vardı. Fakat bunlar bizim tasvip etmediğimiz şeylerdi. Biraz uzak durduk. Dergimizde de fazla bahsetmedik. Başına gelen hadiseye baktığımızda, çözümün bu olmadığını söyleyebiliriz. Tabii ki insanlar konuşacak, fikir yürütecek ama faili meçhul cinayetlerle, adam kaçırmalarla çözülecek hadiseler değil bunlar.” 13
Emine Şenlikoğlu ise: “Konca Kuriş’in çok haklı yönleri de çok yanlış yönleri de vardı. İslam’ı bilmiyordu. Fakat ezber birtakım ideolojilerin etkisinde kalmıştı; o etkiyi İslama ilave etmeye çalışıyordu. Fakat bunu yapan sadece o değildi ki. Neden Konca Kuriş’e soruldu bunun hesabı? Hakikaten Konca Kuriş inanan insanların onurunu kırıyordu. Bu bir şey değil. Ama İslami hükümleri değiştiriyordu.” … “Cuma namazını kadınlar kılabilir, kılamaz diye bir şey yok. O illaki erkeklerin içinde olsun diyordu. O kadar erkeklerin içinde olma merakı neden?” … “Benim üzüldüğüm keşke ayetleri inkâr etmeseydi. İslam’da başörtüsü yok diyordu. Oysa ben onunla karşılaştığım zaman, başörtüsü var ama kadın mecbur değil diyordu. Ekran arkasında söylediği buydu. Ekranda da başörtüsü yok, ama kadın korunmak için takıyor diyordu.” 14
Bugünden bakıldığında, İslami camiadan kadın ve erkeklerin Konca Kuriş’le kurduğu mesafe, günümüzde de önemli bir gerçekliğe denk gelen bir yalnızlığa işaret ediyor. Kendisine gelen tüm bu eleştirilere Konca Kuriş’in kendisi, yine Pazartesi dergisinde yayınlanan yazısında en sade ve güzel şekilde cevap veriyor:
“… Öncelikle Müslüman bir kadın olarak haklarımı istiyorum. Bugünkü Kur’an meallerindeki hatalardan çok şikayetçi olup bunları bir dini tahrif olarak görüyorum. Şimdiye kadar Kur’an’ı hep erkek egemen toplum çevirdiğinden dolayı kadınlarla ilgili olan hükümlerde çok sert çeviriler yaptıklarını büyük bir esefle kınıyorum. İkinci bir hasar da, vahiy inmeden önceki toplumun sosyolojik yapısını iyi bilmemiz gereklidir. Kur’an’ın nazil olduğu dönemdeki kadın erkek ilişkileri, karı-koca ilişkilerini iyi bilmek bu ilişkileri vahyin indiği ilk dönem içinde değerlendirmek gerekir. Tarih olarak farklı bir dönemdeyiz. Bugünden o güne gideceğimize o günden bugüne gelerek düşünmek gereklidir. (…) Acaba gerçekten benim Müslüman kadın olarak haklarım yerine konmuş mudur? Hayır konmamıştır. Ben, Rabbimin bana vermiş olduğu geniş yolda haklarımı istiyorum. Bugüne uygun miras haklarımı istiyorum. Diğer bir önemli konu da kadınların pislik olması konusudur. Kadınların ay hali pislik midir? Bu toplum erkeğiyle, erkek gibi düşünen kadınıyla nasıl böyle bir hükme vararak bizi namazdan, oruçtan, Kur’an okumaktan alıkoyarak Rabbimizden uzaklaştırabilirler? Hiç Rabbimizin yerine haram koymaktan utanmazlar? Benim doğurganlığımdan kaynaklanan ve çocuğumun anne karnındayken beslendiği o kana pislik diyemezler. 58/1 “Allah kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a şikâyette bulunan kadının sözünü işitti.” Burada meselenin altını çizmek gerekli. O onurlu kadın Havle binti Salebe haklarını araması uğruna peygamberle tartışıyor ve şikayetini Allah’a bildiriyordu. Ben de Konca binti Nilüfer Müslüman bir kadın olarak beni suçlayan, evrensel olmayan kafalara sahip insanları Rabbime şikâyet ediyor, haykırıyor ve çığlık atıyorum.” 15
Sonuç Niyetine
Konca Kuriş hakkında hala çok az şey biliyoruz. Söylediklerini söylemeye, doğru bildiğini anlatmaya çok azımız cesaret edebiliyoruz. Konca Kuriş’in örnekliğini gerçek anlamda hatırlamak bizce ancak katlinin içimize saldığı korkuya rağmen mücadele etmeyi başardığımızda mümkün olabilecek.
_